HAZ VE MUTLULUK İLİŞKİSİ
HAZ VE MUTLULUK İLİŞKİSİ
Tam da kapitalizm modellemesi. Daha fazla ve çeşitli haz, daha çok mutluluk getirir. Sürekli haz ve konfor peşinde koşalım ki daha çok mutlu olalım.
Ancak hazlar sürekli değil ki. Peki nasıl olacak bu ?
Mesela Everest’e tırmanmak herhalde zirveye ulaşmaktan daha haz vericidir. Bir şeyi elde etmek, amaca ulaşmak duyguları diri tutmaz. Ulaşma arzusu daha canlı ve anlamlı bir histir. O yüzden ikinci kere Everest’e çıkan birisi ilkinde yaşadığı haz yoğunluğunu yaşamayacaktır.
Süresiz bir haz ve mutluluk yok. Çevrenizde duymuşsunuzdur, iyi bir işi olduğu, güzel ya da yakışıklı bir eşi olduğu, mevki sahibi olduğu, zengin olduğu halde mutsuz olanları. Her eşi güzel ve yakışıklı olan, zengin olan, mevki sahibi olan, mutlu olur diye bir genelleme yapılamaz.
Bu saydıklarımıza sahip olmayanlar için bu durum anlaşılır bir şey değil. Çünkü ortada onlar için yaşanmamış, deneyimlenmemiş hazlar var.
İnsanlar arzu ve hazların geçici olduğunu bir şekilde bilirse bunların peşinden koşmayabilir der semavi dinler ve bazı pagan inançlar. Belli noktalarda bu arzulardan sıyrılmak için inançlarda “uzlet”, “nirvanaya ulaşmak” gibi hazları terk etme yöntemleri var. Ancak henüz çok büyük bir insanlık kitlesi için cazip bir tercih değil.
Şimdi yazımızın ilk paragrafındaki ifadeye tekrar dönelim. Kapitalizm mutlu olmamız için sürekli yeni hazlar peşinden koşmamızı istiyor.
Hazlar sürekli değil. Peki bu nasıl olacak demiştik.
Kapitalizm mutluluğun yolunun hazlarda olduğunu sürekli telkin ediyor. Sürekli yenilenen tatlar, zevkler, sanal mutluluk pompalayan platformlar. Kendinizi mutsuz hissetmeniz an meselesi modern dünyada.
Komşusu ya da, yakın çevresinin uzun zamandır tatile gitmediğini bilen bir aile için, kendilerinin de tatile gitmemiş olmaları bir sorun teşkil etmez iken, bu saydığım çevreden bir aile ya da kişi, yakın zamanda tatile gitmişse, sizin için sorun orda başlayabilir.
Aslında daha önce de o hazzı yaşamamıştınız ama sorun yapmıyordunuz. Değişen ne ? Başkaları o hazzı, mutluluğu yaşarken sizin henüz yaşamamış olmanız. Üstelik o gidilen tatil size ballandıra ballandıra adeta düşman çatlatır gibi anlatılmışsa neler hissedeceğinizi tahmin edebiliyorum.
Örneklere devam edelim. Yakın bir gelecekte evlerinde robot süpürgesi olmayanlar çevrelerindeki çoğu kişide görmeye başlayınca kendisini daha mutsuz ve huzursuz hissedecekler. Henüz robot süpürgelerin gündelik hayata müdahalesi yaygınlaşmadı ama konfor isteğimiz artarak devam ediyor ve değişiyor. Nerde duracağı da belli olmadığı gibi, bitmeyen mutluluk garantili de değil.
Evinde çalıdan süpürgesi olan birinin mutluluğu, elektrikli süpürge çıkıp da sahip olamadığı zaman bitti. Elektrikli süpürgeye sahip olanların da konfor hazzı da yakın gelecekte robot süpürgeye sahip olamadığı zaman bitecek. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bazılarınızın şunu dediğinizi duyar gibiyim. Ne yapalım yani daha rahat bir yaşam arayışımız olmasın mı?
Tabi ki iyi bir yatakta uyumak sert bir döşekte yatmaktan iyidir.
Sorun bunu istemekte değil. Sorun sanırım şurada. Yenisi çıkıncaya kadar yaşadığı hayatın kötülüğünü noksanlığını hangimiz hissetti ki ?
Ankesörlü telefon kullandığımız zamanlarda, ah keşke bir akıllı telefon icat edilse de sevdiklerimizle yazışsak, görüntülü konuşsak demedik. En azından benim aklıma “yemin ederim vallahi bunu ben düşünmüştüm” dediğim dâhiyane bir fikir hiç gelmedi.
Çünkü olmayan şeyin eksikliği de, acısı da olmaz. Hepimiz belli tarihsel süreçlerin ve gerçeklerin içine doğuyoruz.
İnsan hazlarının geçiciliği, rahatlık ve konforun sınırının olmamasının bizi şöyle bir yere götürdüğünün farkında mıyız?
Kaşığı bile elimize almadan yemeğimizi bize yedirmeyi bekleyen robotlara ve bunu konfor sayan bir anlayışa…
Mesela daha az yürüyoruz artık. İyi bir şeymiş gibi.
Niye ?
Çünkü şehir hayatı hızlı ve biz bir yerlere yetişmek zorundayız. Uzak yerlere araçla gitmenin kolaylığı rahatlığı bir tarafa içerisine girdiğimiz mekânlarda bile daha az yürüyoruz. Çünkü asansör ve yürüyen merdiven konforunu yaşlı, hasta ayırt etmeden herkes tercih ediyor.
Bu yazı bir modernlik karşıtlığı yazısı değil elbette.
Sadece mutluluk arayışımızın zamansal sorunlarına ve duraklarına dikkat çekmek.
Sahip olduklarımızdan yola çıkarak bizlerden önce yaşayanların daha az mutlu olduklarını iddia edemeyeceğimiz gibi, bizden sonra gelenlerin de daha mutlu olacağını iddia edemeyiz. Çünkü hep daha rahat olanı, daha konforlu olanı aramaya, istemeye, beklemeye devam edeceğiz.
Dikkat edin rahatlığı ve konforu dedim. Mutluluğu değil !
Belki de asıl mutluluk ve haz, çok şeye sahip olmakta değil, az şeye ihtiyaç duymaktadır.
Ne dersiniz?
19.12.2022
Süleyman ORHUN
Yorumlar
Yorum Gönder